İki çocukla günler nasıl geçer? Tatil mi yoksa koşturmacanın devamı mı? Kış gelsin de okulları açılsın der gibi buluyorum bazen kendimi. Ama onlara da kıyamıyorum. Sabah erken kalkma güzel bir yürüyüş arkasından pazardan alınmış mis gibi nevalelerle mis gibi bir kahvaltı. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim belki organik değiller ama hem mevsiminde hem çevredeki köylerde yetişmiş güzel taze mis gibi meyve sebzeleri almak mümkün çevredeki pazarlardan. Kısa bir girizgahtan sonra kahvaltı bitince doğruuu denize tabii benim yapacak acil işlerim yoksa. Deniz kenarında bir süre üstlerinde mayolarla idare ediyorlar ikinci tura bu sefer organik içerikli güneş kremleri sürülüyor ve çok da geç olmadan yukarı çıkılıyor. Zeytinyağlı sebze yemeği yeniyor. Arkasından güneşte kendimizi oyalama seansaları başlıyor. Ben de bu arada resime merak sardım. Bu da ilk sulu boya denemem. Şimdi bir de yağlıboya çalışma yapıyorum bakalım nasıl olacak.
12 Temmuz 2014 Cumartesi
11 Temmuz 2014 Cuma
Ayakkabı kadınların tutkusu
Ayakkabı kadınların en büyük tutkusu. Babaannem bana evladım bu kadar ayakkabın olduğunu nişanlına söyleme seni almaktan vazgeçer derdi:-) Allahtan öyle olmadı. Gençlikte yapmışım öyle hatalar. Şimdi ihtiyaca yönelik 3-5 çift ile idare ediyorum. Tabii dünya kaynaklarını etkin kullanmak da lazım.
Geçen gün hesapladım büyüğe hamile kalmadan önce aldığım çizmeyi ki kendisi şimdi 10 yaşında hala giyiyorum. Neden mi? Kaliteli ve yumuşak ve rahat. Pekiii bizim bızdıklara ne giydirmeli? İlk defa yürürken tabii ki en yumuşak en rahat en hafif, neredeyse ayağında yok gibi olan bir şeyler giydirmeli. O zaman doğru yerdeyiz: Quo Quo! bir harika. Bir defa İzmir’de üretiliyor. Elde üretiliyor. Kurşun içermeyen deriden ve yumuşacık. Çok da zevkli.
Aman dikkat mağazada buldunuz mu almak lazım çünkü üretim süreleri çok uzun usta günde sadece 6 çift çıkarabiliyor eh tabi biten bedeni veya yeni modeli de haftalarca beklemek gerebiliyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)