18 Kasım 2010 Perşembe

Nerelerdeyim

Herkese Merhaba,

Geç olsun güç olmasın herkese iyi bayramlar. Bu sefer değişik bir macera paylaşmaya diye geldim bilgisayar başına. Nerelerdeyim ne haldeyim anlatasım geldi. Şu anda Pisa ile Venedik arasında otobüste gidiyorum. Yanımda hayatımın aşkı, tatlı kuzu oğlum ve karnımda da ikinci fındık. Evet epey zamandır yazamıyorum çünkü sanki bu küçük kuzudan bahsederim de zamanından önce nazar değer diye korkumdan çok kısıtlı yazı yazdım. Zaten malum hazırlık kışlık ürünler derken baya bir meşguldüm. Laf aramızda küçük fındık beni çok yoruyor. Akşamları erkenden uyuya kalıyorum. Ali Bey’de bu kadar yorulmamıştım. Ya o zaman daha gençtim ya da bu kadar yorucu bir iş ile meşgul değildim. Bu kadar yorgunluğa peki bu seyahat de nerden çıktı diyebilirsiniz. Bu organik işi, mağazalar beni o kadar meşgul etmiş ki neredeyse 1.5 yıldır bir yer görmeye gitmemişim. Halbuki hayatımın aşkı ve benim en çok sevdiğimiz şey her sene yeni bir ülke yeni bir kültür, yeni bir yer keşfetmek. Dünyada çevreci eğilimler ne, mağazalar nasıl, insanlar neden bahsediyor takip etmek hoşumuza gidiyor. Aa bu arada oranın yerel bir tadını, mutfağını keşfetmek de yanımıza kalan karımız. Bu seyahat Roma’dan başladı. Hayatımızda ilk defa tur ile gidiyoruz. Bize çok uymadı bu düzen. Zira kalkış saatleri, hele bir de hamile bir kadın ve 5.5 yaşında bir çocuk için ayak uydurmanın biraz zor olduğu bir düzen. Aralarda turdan kaçıp kendi başımıza dolaştık. Ne olursa olsun üçüncü günün sonunda perte çıktım. Sabah 10’da sokaklara çıkıyoruz saat akşam 8 gibi otele dönüyoruz ve sadece yürüyoruz. Karnımdaki cadı da bir ağır ki görenler 7 aylık hamile zannediyor halbuki daha 5 aylık ama Ali Kaan’da da böyle olmuştu karnım katana kıvamına geliyor tez zamanda. Neyse anlayacağınız ayaklarım benden davacı. Kalçam, belim çekiyor ve bu çeken sinirler sol kolumu çekiyor. Geceleri doğru dürüst uyuyamıyorum bile.Geçen gece bir ara ağladım diyebilirim ağrımdan. Allah’ım diyorum nazar değdi galiba. Istanbul’a dönünce dinleneceğim.

Dün Floransa’da tesadüfen bir restoran buldum. Buldum diyorum çünkü kocacık hayatta başka birisine sormama izin vermezdi. Ali Bey Babası ile Disney Store’da dolanmak için tutturunca onlar oraya bakarken ben de çevreyi görmeye devam etmek için ara sokaklara daldım. Bir violette mağazasında çalışan çekik gözlü genç bayana bu ara sokakta güzel bir restoran, Toscana bölgesine has bir yemek yapan şirin, temiz, güzel restoran var mı dedim. O da bu sokakta yok ama buraya çok yakın bir yer var dedi ve bana bir kart çıkartıp verdi çantasından. Tarifi de yaptı. Bizimkiler yanıma gelir gelmez restoranın yolunu tuttuk. En önemli özelliği turistik değil. Lokal insanların bildiği rezervasyon ile gidilen, inanılmaz bir restoran. Nazikçe rezervasyonumuz yoksa mümkün olmadığını söylerken öyle bir bakış attık ki hatta benim hamile halime Ali Kaan’ın yorgun bakışlarına acımış olabilir genç arkadaşlar, Saat 8’de masanın sahiplerinin geleceğini söylediler. Bizim de otobüsümüz 8 de hareket edeceği için hızlıca yemek yeyip kalkacağımızı söyledik ve anlaşıp bize gösterilen yere oturduk. Bu Italya seyahati boyunca yediğimiz en güzel akşam yemeği idi. Bir gün gidecek olursanız telefonunu ve adını yazmak istiyorum. Coquinarius 0552302153 Floransa.

5 gündür hava çok güzeldi ama bugün Piza gezisi ağır yağmur altında gerçekleşti. Umarım Venedik bu kadar soğuk ve yağmurlu olmaz. Fırsat bulabilirsem tekrar yazacağım. Bu arada hep turistik yerleri gezdiğim için olabilir çok organik şey görmedim ama cardboard mağaza ekipmanları çok, ekolojik, geri dönüşümlü ürünler çok. Onlardan da kayda değer olanlarını bulabilirsem yazmak isterim.

Şimdilik hoşçakalın,
Sevgiler

1 yorum:

  1. Merhaba,

    Kapbula'yi yeni ogrendim, yurt disinda yasiyorum. Ben de naturel/organik cocuk urunleri tasarliyorum uretiyorum. Kapbula'yi cok begendim. Ilk TR ziyaretinde magazalarinizdan birini gezmek istiyorum. Iki numara icin tebrikler, saglikli bir hamilelik dilerim.
    Sevgiler,
    Seda

    YanıtlaSil