16 Eylül 2014 Salı

Oğlum büyüyor

Büyüyen çocuklarımıza organik ürün kullandırmaya nasıl devam edeceğiz? Çok hızla tüketilen bir dünyada yaşıyoruz. Çocuklarımızın hızına yetişmek zor. 10 yaşına gelen oğlum artık itiraz ediyor ve kendi beğenilerine göre alışveriş yapmak istiyor. Geçtiğimiz sene başladı postacı çantası istiyorum diye. Halbuki birinci sınıfa başlarken Danimarka’dan aldığımız çanta hala taş gibi. Üstelik de çok kaliteli bir ürün, recycle malzemelerden elde edilmiş falan filan. Ama sırt çantası şimdi moda değil mi acaba diye bakıyorum her yerde zebil sırt çantası var. Peki bizim oğlanın derdi ne diye düşünürken gördüm ki büyük sınıflardaki erkek çocuklarının çoğunun çantası postacı çantası. Yazın bir iki postacı çantası istiyorum diye bıdı bıdı yaptı dedim ki okula başlarken bakarız. Neyse bir hafta sırt çantası ile gitti derken aile büyüklerinden gelen okul harçlığını çantaya çevirmek konusunda ısrar etti. 1 yıl oyalamışım fark ettim ki eninde sonunda o postacı çantasını alacağım. En iyisi daha fazla kendisinin kafasını bununla meşgul etmeyeyim de dersleri ile ilgilenmeye başlasın diye cumartesi günü gidip postacı çantasını aldık. Fakat çanta kendisine büyük. Israrla o koca çantayı takıp okula gidiyor. Bu da onun tercihi. Markasını kendisi seçti, gösterdiğim bilimum ürüne ezik, çirkin, bu ne çakma mı şeklinde yaklaştı. Markaları çok bildiğinden değil bu arada enteresandır çok bilindik bir spor markasının ürününe ezik, yine bilindik bir markanın ürününe de çakma dedi. Aslında bunların hepsinin alt yazısı bunları beğenmedim, kalitesi kötü ben kendi bildiğimi, beğendiğimi istiyorum. Sonuç kendi gözüne bir yıl kadar önce kestirdiği çantayı aldı. Bana da eskimemiş çantayı yıkayıp paklayıp seyahat için kullanmaya hazırlamak düştü. 

Yeni nesil çocukların kendi tercihleri var, beğenileri var. Organik ürün üreticileri bu hikayeyi iyi okuyamazlarsa yıl boyu 3-5 organik meraklısına ürün satmaktan ileri gidemezler. Biz de organik ürün bulalım diye ortalıkta dolanıp dururuz.


12 Temmuz 2014 Cumartesi

Yazın günler nasıl geçiyor

İki çocukla günler nasıl geçer? Tatil mi yoksa koşturmacanın devamı mı? Kış gelsin de okulları açılsın der gibi buluyorum bazen kendimi. Ama onlara da kıyamıyorum. Sabah erken kalkma güzel bir yürüyüş arkasından pazardan alınmış mis gibi nevalelerle mis gibi bir kahvaltı. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim belki organik değiller ama hem mevsiminde hem çevredeki köylerde yetişmiş güzel taze mis gibi meyve sebzeleri almak mümkün çevredeki pazarlardan. Kısa bir girizgahtan sonra kahvaltı bitince doğruuu denize tabii benim yapacak acil işlerim yoksa. Deniz kenarında bir süre üstlerinde mayolarla idare ediyorlar ikinci tura bu sefer organik içerikli güneş kremleri sürülüyor ve çok da geç olmadan yukarı çıkılıyor. Zeytinyağlı sebze yemeği yeniyor. Arkasından güneşte kendimizi oyalama seansaları başlıyor. Ben de bu arada resime merak sardım. Bu da ilk sulu boya denemem. Şimdi bir de yağlıboya çalışma yapıyorum bakalım nasıl olacak.

11 Temmuz 2014 Cuma

Ayakkabı kadınların tutkusu

Ayakkabı kadınların en büyük tutkusu. Babaannem bana evladım bu kadar ayakkabın olduğunu nişanlına söyleme seni almaktan vazgeçer derdi:-) Allahtan öyle olmadı. Gençlikte yapmışım öyle hatalar. Şimdi ihtiyaca yönelik 3-5 çift ile idare ediyorum. Tabii dünya kaynaklarını etkin kullanmak da lazım. Geçen gün hesapladım büyüğe hamile kalmadan önce aldığım çizmeyi ki kendisi şimdi 10 yaşında hala giyiyorum. Neden mi? Kaliteli ve yumuşak ve rahat. Pekiii bizim bızdıklara ne giydirmeli? İlk defa yürürken tabii ki en yumuşak en rahat en hafif, neredeyse ayağında yok gibi olan bir şeyler giydirmeli. O zaman doğru yerdeyiz: Quo Quo! bir harika. Bir defa İzmir’de üretiliyor. Elde üretiliyor. Kurşun içermeyen deriden ve yumuşacık. Çok da zevkli. Aman dikkat mağazada buldunuz mu almak lazım çünkü üretim süreleri çok uzun usta günde sadece 6 çift çıkarabiliyor eh tabi biten bedeni veya yeni modeli de haftalarca beklemek gerebiliyor.

18 Haziran 2014 Çarşamba

Çevreci Anne Bildiriyor

Yaz deyince akan sular durur demiştim ya işte yaz geldi çattı. Her ne kadar iklim değişikliği sebebiyle tropik iklim gibi hem sıcak hem yağmurlu bir haziran yaşıyorsak da yakında güneş tüm kavuruculuğu ile tepeye çıkacak. Hem de her sene biraz daha etkisini arttırarak. Peki bu durumda ne yapmalı tabi ki koruyucu faktörü çok yüksek olmayan, zira faktör yükseldikçe içine giren kimyasalın koruma özelliği aynı oranda artmıyormuş, organik içerikli güneş kremini çantamıza atmayı unutmuyoruz. Bunun için iki şahane ürün var birisi Erbaviva’nın birisi de Derma Eco’nun ürünü. Bütçeye uygun olanı alıp gönül rahatlığı ile açık havaya. Bu arada tatile gitmek şart değil artık yaz güneşinde sokağa çıkarken de sürmeli aman dikkat!

26 Mart 2011 Cumartesi

Çocuklarımızın Geleceği İçin Hep Birlikte

Selam,

Bugün biz de Kapbula olarak katılmak istiyoruz. Maalesef AVM'ler gecenin bir kör vaktine kadar açık olduğu için ve her yer ışıl ışıl olduğu için biz ancak kısabiliyoruz ama illa ki kapatacağız zifiri karanlık yapamayız belki ama en azından iki tarafı kapatsak belki dikkat çeker. Gezegenimiz için çocuklarımızın geleceği için hepinizi 20:30-21:30 saatleri arası karanlığa davet ediyorum.

Sağlıkla kalın

19 Mart 2011 Cumartesi

Arbadirillooo

Içerden gelen sesler bu tip bağırışlar ve kahkahalar. Allah'ım sana şükürler olsun diyorum oğlu ile o kadar iyi anlaşan bir kocam var ki. Bazen ikisi de mi çocuk yoksa birisi baba mı ayırt edemiyorum ama ikisi de çok mutlulular. Allah bozmasın. Peki içimi kemiren meraka ne dersiniz? Acaba oğlunu mutlu ederken kendini kaybeden aşık olduğum adam ikinci oğlu gelince onu da mutlu etmek için biraz daha benimle olan vaktinden çalmayacak mı? Sanıyorum onlara eğlence yolları bana fedakarlık gözüktü.

Ikincisinin gelmesine 3 hafta gibi bir süre kaldı. Abi ile baba karar verdiler adı Kerem olacak. Aslında hikayeyi biraz daha önceden anlatmak lazım. Ali Paşa dedi ki kardeşimin adı Toprak olsun. Benim de çok hoşuma giti. Haha çevreci bir anne için oldukça da anlamlı atladım ismin üstüne. Ama maalesef babamıza beğendiremedik. Ne o öyle taş toprak evde çevreciliğin yeter bir de çoocuğun adını Toprak koymayalım dedi. Ali Kaan ve ben ne kadar ısrar etsek de bir türlü ikna edemedik. Meğer bu arada aşkım inceden inceye abinin üzerinde çalışmalar yapıyormuş. Birgün birden Ali demez mi anne kardeşimin adını Kerem koyalım hem babacık da daha mutlu olacak diye. Şaştım kaldım kısa bir sürede inanılmaz bir ikna kabiliyeti ile isme Kerem olarak karar verilmişti. Benim de toprağı çevreyi korumaya yönelik çabalarımın bir simgesi olacağını düşündüğüm bu küçük kuzunun adı benim dışarda bırakıldığım erkek konseyi tarafından çoktan belirlenmişti. Ne yalan söyleyeyim Kerem ismini de çok beğendim. Kereeeeem oğlum fazla uzaklaşma. Evet arkasından seslenirken de fena bir phonetik çıkmıyor. Şimdi benim Ali Paşanın yaptığı kitaba yazılarını yazmam lazım. O sebeple ayrılıyorum aranızdan.
Sevgiyle kalın

6 Şubat 2011 Pazar

Body Worlds

Selam,

Geçen hafta sevdiğim bir arkadaşım şehir fırsatlarında Body Worlds'e bilet var gider miyiz alayım mı diye sorduğunda aslında biraz tereddüt etmiştim. Aslında görülmeye değer bir sergi gibi geliyordu ama bir türlü cesaret edememiştim. O sorunca içimden evet demek geçti ve tamam al dedim. Pazar sabah kahvaltıya çağırdılar. Oldukça keyifli bir kahvaltı ettikten sonra saat 12.30 gibi yola çıktık. Bizim paşa şubat tatili münasebetiye Ankara'da anneannecik ve dedecikle inanılmaz eğlendiği ve aktiviteden aktiviteye koştuğu için yanımızda değildi arkadaşımın bizim paşa ile aynı yaştaki oğlu ve neredeyse 10 aylık olan kızını babalarla bırakıp çıktık yola. Başlangıçta yaşam döngüsü anne karnında 3-4 haftalık embriyodan 33 haftalık bebeğe kadar çeşitli ebatlarda bebek vardı. Bir kısmına bakmak beni biraz zorladı ama merakıma yenik düştüm ve kıyısından baktım bir kaçına. Özellikle de bakarken gerçek olmadıklarına inandırdım kendimi ve bu şekilde sanırım bakmak kolaylaştı. Fakat bebeklerin olduğu bölümün girişindeki uyarı yazısı da biraz sinirinizi bozuyor. Bakamamam gerek dedirtiyor insana. Eğer bakamayacağınızı düşünüyorsanız sağdan ilerleyebilirsiniz gibi bir uyarı. Tam kelime kelime hatırlamıyorum ama sanırım böyle birşeydi. Sonrasında da gördüklerimiz bizi oldukça etkiledi. Aslında organik gıda,organik tekstil,organik kozmetik ve ekolojik temizlik malzemeleri kullanılması konusunda takıntıları olan bir kadın için inandığınız şeylere sıkı sıkıya sarılmanıza sebep oluyor. Sağlıklı ve sağlıksız bedenler, iç organlar, sigara içen insanın ciğer ile içmeyenin ciğerinin karşılaştırması falan derken insan kendini sorgular buluyor. Serginin çıkışında ise hayatı, yaşam biçiminizi, yediklerinizi, yaptıklarınızı bir defa daha sorgulattırıyor sergi. Aslında oldukça eğitici bir sergi olmuş. Bazı bölümler rahatsız edici gibi geldi ama oldukça enteresan çalışmalar. Yapanların ve sergilenmesine aracılık edenlerin ellerine sağlık. Çıkış bölümündeki birkaç özlü söz de oldukça dikkat çekiciydi. Netice itibarıyle görmek isteyenlere kaçırmayın derim. Sevgili arkadaşım vesile olduğun için sana da teşekkür ederim.

Sağlıklı ve güzel günler dilerim,